|  
       CHRISTOPHER 
      STREET'DEN   "CİNSEL 
      ÖZGÜRLÜK ETKİNLİKLER NASİL OLUŞTU?" 1992 yazında birkaç gey arkadaş bir araya 
      gelmiş ve mutlaka bir dergi çıkarılması gerektiği konusunda ortak karar 
      almıştık. Fakat daha önceki birkaç deneme gibi bu toplantılardan da önemli 
      bir sonuç çıkmamış ve grup dağılmıştı. Bir süre sonra Almanya'dan gelen bir 
      arkadaşımız, Heribert, bize ortak bir çalışma başlatmak için teklifte 
      bulundu. Bu teklifin içeriği ise yaz aylarında İstanbul'da bir gey 
      organizasyonu oluşturmaktı. Her yıl pek çok ülkede kutlanan Christopher 
      Street Day'i de aynı tarihlere denk getirerek kutlamış olacaktık. 
      Seminerlerden, workshop'lardan ve eğlencelerden oluşacak bu etkinliğe uzun kararsızlıklardan sonra 
      "Cinsel Özgürlük Etkinlikleri" adını vermeyi kabul 
      ettik. Bu etkinliği etrafa duyurmamız ve çevremizde 
      bizimle birlikte çalışacak olan arkadaşlarımızın sayısını artırmamız 
      gerekiyordu. Hemen el ilanları dağıtarak Bilar Kültürevi'nde bir toplantı 
      düzenledik. Gün geçtikçe çoğaldık, 
      25-30 kişilik bir sayıya eriştik. Bu noktada çok önemli bir konuya da değinmek 
      gerekiyor. Bu organizasyon bazı insanların düşündüğü gibi Almanlar 
      tarafından düzenlenmedi. Burada önemli olan Heribert'in yapmış olduğu bir 
      teklifin biz Türk gaylerine uygun bulunup sahip çıkılmasıdır. Heribert de 
      grubumuzu oluşturan onca gey arasında çalışan bir 
      arkadaşımızdır. Bu etkinliği düzenlememizin amacının ne 
      olduğu sorulursa şöyle söylenebilir: Genel olarak, gaylerin daha 
      bilinçlenmesi, toplumun önyargılardan arındırılması ve bundan sonra 
      Türkiye'de birşeyler yapmak isteyen fakat birbirlerinden habersiz olan tüm 
      gayleri bir araya getirip tanışmalarını sağlamak. Toplantılarımız sırasında kötümser ve iyimser 
      olduğumuz zamanlar oldu. Bazen önemsiz bir konuyu çok fazla tartışıp, 
      önemli bir konuyu geçtiğimiz oldu. Bazen de seri kararlar alıp uygulamaya 
      koyamadık. Hepimiz, bu konuda oldukça acemi olduğumuzu biliyorduk. Buna 
      rağmen çok önemli insanlarla kontak kurduk, onlardan destek aldık. Bu bize 
      cesaret verdi. "Türkiye bir 
      üçüncü dünya ülkesidir, hiç bir şey yapamazsın kardeşim bu ülkede" diyen 
      kişilerin cesaret kırıcı sözleri bir masal gibi çok gerilerde 
      kaldı. Bu yazıyı yazdığım gün Nur Sürer ile 
      görüştüm. Organizasyon komitesine üye olacağına dair net bir şekilde 
      "evet" dedi. O kadar sevindim ki yardım teklifinde bulunmak için telefon 
      açtığım KORHAN ABAY'ın telefondaki bana karşı sert ve kızgın tavrı aklıma 
      geldi ve güldüm.  | 
| 
						 |