Sevgili Henry Cinaski!

Momo gibi, şu yazdıkların gerçekten senden olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum. Tarz olarak senden beklediğimiz gibi saygılı ve kibar. Ancak tarz her şey değil, ifade edilen içerik ve düşünce de ihmal edilmemeli. Birisi bana derse, "Salak, bak ben sana yardım edeyim!" küfür etmiş olur ama verdiği mesaj yine de güzel. Başka biri bana derse, "Kusura bakmayın, size sonsuz saygımız var, ancak bizimle aynı masada oturmak için derinizin rengi maalesef uygun değil" çok kibar bir ırkçılık olurdu.

Şimdi düşündüğüm bir olasılık şudur: Sen Co-Moderator'sun, C.'la dostça bir ilişkin olduğunu tahmin edebilerim. Her neyse bu durumda onu eleştirilerin karşısında tek başına bırakmak istemeyeceksin. Onu bu ortamda eleştirmek istemeybilirsin. Belki burada onu savunurken özel emaillerle kararını değiştirmeye çalışıyorsun. Eğer böylese sana teşekkürler ve başarılar. Ancak bu iyimser ümüdüme pek ihtimal veremiyorum, böyle olsaydı herhalde buraya hiç, veya da tarafsız yazardın.

Kaldı ki, sen gerçekten bunlara inanıyorsun. Bundan dolayı dikkatine yazdıklarında bulunan bazı tutarsızlıklara çekmek istiyorum.



"Hatayi kabul etmek elbette ki bir erdemdir ancak benim kabul ettigim ve ardindan uzuntu duydugum hatam o tartismaya girmekti. Belki Mustafa Konur hakli, ben de atilmaliyim listeden."



Yazdın. Evet bu tartışma bana da gereksiz ve cocuksu geldi. Ama neden kendini bu kadar katı yargılıyorsun? Tutarlı görünmek için mi? Gerçekten bu kadar katı uygulama savunuyor musun? İkinizden birisi bu tartışma olgun olup daha önce bıraksaydı, bence ego'nun dışında zarar gören kimse olmayacaktı. İtibarı daha iyi bile olurdu. bırakmamışsanız bu bence ikinizin sorunuz, listeden atılmak asla bir sebep oluşturmaz. Bu konuda ikinize email göndermiş olmam sebebi, rahatsız olmam değil, kendi adınıza bu anlaşmazlığınıza üzülmek.



"Sanirim burada tarzlarin farkliligi onem kazaniyor. Kimisi fikirlerini sunarken ilimli olmayi tercih ediyor, kimisi tatli bir dille derine derine batiriyor igneyi, kimisi de sert cikislar gosteriyor.. Bunlar hep farkli tarzlar ancak sade bir yazim ortaminda kufurlesmek sokakta yumruklasmaya benziyor ki, bu bir yazim tarziysa siniflanmasi guc gorunuyor bana. Karsit fikri medenice sunabilmek buna karsi dogabilecek fikirlerin

yesermesine neden olur ki demokrasinin en guzel yanidir bu. Oysa asagilama ve tatsiz dil kullanma kagit uzerinde fiziksel bir saldiriya estir bence. Saldiri da en ozgurlukcu ortamda bile alkis almaz."



Yazdın. Bence durumuz bir sokak kavgasından çok farklıdır. Karşı fikirlere hiç fırsat vermeyen basın için senin dediklerin kesinlikle doğru, yanlış bir haber çok zarar verir. Ancak burada bile tarzdan daha önemli olan içerik. İnsanın söylediklerini bağlamdan kopartarark saptırmak. Uydurma haber ve her şeyeden önce farklı düşüncelere ve tarzlarına izin verilmemesi.

İnsanların biribirine kalıcı zarar vermek için yumruklaşması farklı, bu listedeki ortamda ise insan bir yazı içinde ifade ettikleri eleştirmek, belki de saldırmak çok farklıdır. Ben acaba eşit düşüncelerim mi? Ben düşünüyorum. Fakat düşüncelerim sunuçta sadece bir araç, güzel bir araç, ama düşündüren ben, ondan üstünüm. bugün dün düşündüklerimi hepsi iptal edersem, yok mu olacağım? Yoksa düşüncenin her gün yeniden doğmasına izin verip daha mutlu ve özgür olmaycak mıyım? Düşündükleri anlatabilmek çok önemli, daha doğrusunu bulabilmek için, ama düşünceleri eleştirmek de aynı derecede önemlidir. Hal böyleyken düşüncelerini ve söylediklerini eleştirene, tarz ne olursa olsun, bu kadar abartılı tepki göstermeyi hiç anlamış değilim.

Düşüncelerimi eleştiren, belki de tamamen yersiz bulan illa düşmanım mı? Birisi eleştiri yaparken geçekten illeriye gittiği sandığımızda "kurban"a yardım etmek herkesin elinde olan bir şey. Bu da sokak savaşından farklıdır.

Sanki kaygıların daha estetik tarzındanmış gibi bana gelir.böyle bir kaygı olsun da, ama bu durumda kendi standardını ve zevkine empoze etme hakkın olduğunu sanmam, senin de bunun aslında istemediğini varsayımda bulunuyorum.

Eğer bu liste bilmem kimin özel evi olarak bakarsan, o zaman belki ev sahabinin eleştirici tarzı sevmediği insanı kovma hakkı olurdu. fakat bu listemizin amacı özgür insanlar arasında bir fikir alışverişi ve belki ondan kaynaklanabilen bir dayanışma yaratmaksa, birisini bu listeden atabilmek bazı insanları tarzı sevmedi, ukala buldular ve benzerinden farklı, çok daha ağır sebepler gerekirdi. Yanı herhangi bir insana somut verdiği zarar bana anlatmak isterdim, böyle bir kararı kabul etmek için. "Lambda partisini eleştirerek moralı bozdu" tarzından bir arguman kesinlikle kabul etmezdim. Zaten işinin ilginç ve sevindirici yanı, ister Paul ile ister Tristram ile oldukça sert tartışmış olan insanların bu durumda onlara destek vermeleri.



"Bildigim ve inandigim bir sey var ki, ufuklari gorulmeyecek kadar genis spektrumda fikirlerin dogabilecegi bir grupta bir takim basit kurallarin olmasinin gerekliligi. Bu kurallari demokrasiye karsi degil demokrasiyi guclendirici buluyorum cunku fikir

aktarimin saglandigi yollari acik tutuyorlar kanimca."



yazdın. Bence de işlevsel olan bazı kurallar belli durumlarda faydalı. Ancak kuralların makul olması gerekir ve makul olup olmadıklara ilgili insanlar birlikte karar verir. Gereğinde kurallar aynı şartlarla değiştirilebilmelidir. Bunun dışında kuralların uygulanması da saydam ve makul olmalı. Bunun ötesinde sevgi, hoşgörü ve saygı da ekleyeceksin. Bir kural olarak değil, senin kendin uygulayacağın bir davranış olarak. Başkasını buna zorlamak elinde olmadığını kabul edeceksin, çünkü bunları dar kalıplara ve kurala sokamazsın, ancak gönülden olurlar. Zorlama sevgi, hoşgörü ve saygıya zıttır.

Bunun ötesinde yargılamak kaçınılmaz olduğunda eski Romalılardan kalma "in dubio, pro reo" (Suç konusanda şüpphe varsa, sanık suçsuz sayılacak) hukuk ilkesi geçerli olacak.

Bir tavsiyem daha, Tristiam ve Paul'un yazdıkları bir daha önyargısız okumayı dene. Eleştiri ne dayanarak yaptıkları, sadece tarzı değil, içeriğini olarak yazdıklarını, motivasyonlari, savundukları anlamaya çalış. sonra bir daha düşün. En sert eleştirilerde bile (polemik bir yana) aslında çok derin insani değerleri savunuyormuşlar gibi bana geldiyor. Acaba birisinin mükemmel olmadıklarımızı bize hatırlatmaktan mı kurkuyoruz? Ya doğru bir yanı hiç yoksa neden bu hassasiyetimiz?

Önyargıya gelince, Tristiam son, başkasının nickname'i kullandığı mesajda, "renekarne" diye bize küfür etmiş. Kimse ne olduğunu anlamamış. Fakat o yazdığına göre herhalde çok da kötü bir şey olması gerekir diye yorumlandı. Yanılmazsam kelime reenkarnasyon ile ilgili, "re" yeniden demek, "karne" et demek, kelimenin anlamı " önceki hayattan sonra bir daha doğmuş" olmalı. Her halde çok da ağır bir küfür sayılmalı, zira Tristram yazdı ....

Önyargı her zaman kendi kanıtını bulur, yaratır da..

Sevgiler

Heribert