Sevgili C.!

Cesaret gereken bu kararına senin de üzüldüğünü ve ancak hissetiğin bir zorunluğa ve sorumluğuna uyduğunu tahmin edebilirim. Bu yüzden seni takdir ediyorum.

Son zamanlarda gelen emailleri iş yoğunluğundan dolayı ancak yüzeysel takip edebildim. Bundan dolayı böyle bir kararı sorumlu biçimde değerlendirmek için şu anda yetkim yok. (Yaz tatilimde bunun gibi konular için daha ayrınıtılı bir araştırmaya girip fikirlerimi yazıya dökmeyi düşünüyorum.)

Ancak sebebi ne olursa olsun, kararın yerinde olsa da olmasa da, sonuç üzücüdür. Bu üç arkadaşı şahsi olarak hiç tanımıyorum, ancak onların burada olmaması çorbanın tuzu yokmuş gibi bana gelir.

Bu karar listemizde doğal olarak, demokratik bir tutumun gereği olarak, tartışmalara yol açacak. Eğer bu tartışmayı birbirimizi yemeden, hem yapıcı eleştirerek hem eleştirilebilerek sürmeye becersek, o zaman şu anda çok fikirliliğin bir yenilgisi gibi görünen son gelişimleri belki, ileriye bir adıma dönüştürebileceğiz.

" Fakat Nûh bıkmadı,...

'....Ay ışığının nurlandırdığı gecede, bedir hâlinde bulunan ay köpeklerin havlaması yüzünden yürüyüşünü hiç aksatır mı?' dedi..

Ay ışığını saçar, geceyi nûrlandırır, köpek de havlar durur. Herkes yaratılışına, tabiatına göre bir hizmette bulunur." (Mevlana, Mesnevi VI,11-14)

Şimdi aramızda kim köpek, kim ay? Bu kararı önce herkes kendisi için versin. Birbirimizi ay olmaya çalışalım, istemeyeni ise zorlamayalım. Sevgi ve saygı bize, haksız bulduğumuz eleştirilere tahammül verebilir. Sonuçta ister ay ister köpek ancak Güneşi yansıtarak görünür olurlar.

Sevgiler

Heribert Mürmann