Eski maillere bir daha baktım. Şu soru kendi kendine sormak isterdim (bana yanıt gerekmez).

İnsanların milliyetçiliğe uyuz olması (CHP milliyetçilği dahil olmak üzere), sansüre isyan etmeleri, fikiri ve tarzı farklı olan insanları dışlamak faşizan olarak değerlendirmeleri, bu konuda hassiyeti olmayana kızmaları, bu biçimde politika yapmayanlara güvenmemelerini açıklayabilmek için illa kötü niyeti görüp bir komplo kuramına başvurmak mı gerekir?
.....

Heribert

Not:
.... Ankaralı olşumlar, bir sene öncesine kadar, dostlarımızdır. İlişkilerimiz dost olan köyler arasında gibiydi. Artık ülkeler arasında diplomatik ilişkilere dönüştü. Neden bu kale mentalitesi? Neden grupları bireyelere bağlıyoruz, ve bireyleri gruplara?
İlla kendimize Türkiye'deki boktan partilere benzetmek zorunda mıyız? Şimdi son cümlede "boktan" dedim, öbürleri yok sayarak bir saat bunu mu tartışacağız. Murat Yalçınkara hala eski arkadaş havamızı var sayarak, duygularını bize esirmeyerek, basın açıklamalarının tarzına gülümsediğini yazdığı bir cümleden dolyayı, onca içerik ve argümanı yok sayıyoruz.

Eleştireni eleştiri için eleştiriyoruz, ancak içerikli bir tartışma hiç ama hiç yok. İdeoloji tartışmamak, hem mevcut hoşgörüsüzlüğe taviz vermek hem egemen ideolojinin (normal denilenin) tarafını tutmak anlamına gelmiyor mu?